Havza Haber Ajansı’nın aktardığına göre, adalet ve hakikat arayışının günümüz dünyasında çoğu zaman sadece siyasetçilerin ve yöneticilerin dilinde kalan bir söyleme dönüştüğü bir dönemde, Madleen gemisinin Gazze’deki mazlumlara destek amacıyla yola çıkması ve bu kuşatma altındaki bölgede açlık çeken halk ve çocuklara acil yardım çağrısında bulunması, insanlık için umut ışıklarını diri tutmaktadır. Bu hareket insan vicdanının hâlâ asli insanî değerleri taşıdığını ve yeryüzünde adalet arayışının ve mazluma sahip çıkma hassasiyetinin hâlâ canlı ve etkin olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Farklı milletlerden oluşan insan hakları ve çevre aktivistlerinin bu sembolik hareketi sadece Filistin halkına bir dayanışma ve umut mesajı vermekle kalmamakta aynı zamanda daha derin bir mesaj da içermektedir. Artık sadece bildiri yayımlamak ya da sözlü destek vermek yeterli değildir. Gerçek eylem zamanı gelmiştir ve Gazze halkına duyarlı insanların bu fiilî adımı da bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Öte yandan İtalya’nın Sicilya Adası’ndaki Katanya Limanı'ndan Gazze’ye insani yardım ulaştırmak üzere yola çıkan Madleen gemisi geçtiğimiz sabah saatlerinde Siyonist rejimin komandoları tarafından durdurularak Aşdod limanına zorla götürülmüştür.
Yine de önemli olan şudur ki; Gazze halkının maruz kaldığı zulmün gerçeğini anlatmak ve Siyonist işgalcilerin tarif edilemez vahşetini ortaya koymak görevini milliyet, din, mezhep ve ırk farkı gözetmeksizin dünyanın dört bir yanından gelen özgürlükçüler üstlenmiştir. Kesin olan şu ki nihai zafer; hakkın yanında olan, zulüm ve baskı cephesine karşı duyduğu nefreti samimi eylemleriyle gösterenlerindir.
Bu bağlamda İsveçli ünlü çevre aktivisti Greta Thunberg’in açık sözlülüğü olayın dönüm noktasıdır. Tarihi bu yolculuğun tehlikelerinin farkında olmasına rağmen ve elbette Siyonist rejimin gemiyi işgal etmesine sebep olan müdahaleye rağmen şöyle demektedir:
“Görevimiz İsrail’in Gazze kuşatmasını ve hükümetlerimizin bu duruma destek veren tavırları altında gerçekleşen toplu katliama meydan okumaktır. Biz silah taşımıyoruz sadece yiyecek ve ilaç götürüyoruz. Planlı açlık ve Gazze sakinlerinin temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılması, İsrail’in Filistinlilere karşı kullandığı bir savaş yöntemidir.”
Elbette Gazze’nin yalnız ve mazlum durumu karşısında sadece bu tür sembolik eylemlerle yetinmemek gerekir. Kuşkusuz halkın yaktığı bu kıvılcımlar eğer uluslararası düzeyde medyanın yeterli yansıtmasıyla buluşursa İsrail adlı bu kanserli yapının nefes alacağı alan her zamankinden daha da daralacaktır.
Tarihin bu önemli dönemecinde hakkın tam ve kesin zaferi ile zulmün yok oluşu umuduyla.
Seyyid Muhammed Mehdi Musavi
yorumunuz