Uzmanlar Meclisi Başkanlık Heyeti Üyesi Ayetullah Abbas Kâbî, Havza Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Siyonistlerin saldırganlığına karşı mücadelenin en önemli cephelerinden biri medya ve iletişim alanıdır. İslam beyan, mantık ve hikmet dinidir. Bizler akıl ve mantık sahibi bir milletiz; İslam da akıl ve mantık dinidir. Biz ilerleme, adalet, barış, güvenlik ve uluslararası ilişkilerde adaletin sağlanmasını istiyoruz. Dayandığımız temel ilke şudur: ‘Ne zulme boyun eğeriz ne de kimseye zulmederiz.’”
Kum İlim Havzası Hocalar Birliği Başkan Yardımcısı olarak sözlerini sürdüren Ayetullah Kâbî şöyle dedi:
“Son 46 yılda yolumuzu kararlılıkla sürdürdük; ancak istikbar cephesi ve Siyonistler milletimizin önünü kesmek ve ona saldırmak istediler. Bu yüzden İran milletinin haklılığı ve medeniyet yürüyüşü küresel bir medya cephesi aracılığıyla anlatılmalı. Hamdolsun, ulusal medya bu cephenin komutasını üstlenmiş durumda ama bu yeterli değil. Ülke içindeki ve dışındaki tüm kadın ve erkekler açık bir dille ve uluslararası imkânlardan etkili biçimde yararlanarak İran milletinin haklı sesini dünyaya duyurmalı, istikbar cephesini ve saldırgan Siyonistleri tecrit etmelidir.”
Bu bağlamda birkaç temel noktaya dikkat çeken Ayetullah Kâbî şöyle devam etti:
“Birinci temel nokta; mücadeleci, akıllı ve etkili bir milli medya organının varlığıdır. Bu medya, bugün uluslararası alanda Siyonistlerin rezil edilmesinde ve iç cephedeki direnişin güçlenmesinde ne kadar etkili olduğunu kanıtlamıştır. Cesur ve inançlı gazeteci ve sunucularımızı takdir etmeli, kanlarıyla İran milletinin haklılığını dünyaya anlatan şehit gazetecilerimizi saygıyla anmalıyız.”
Kum İlim Havzası hocası Ayetullah Kâbî, ikinci temel ilkenin düşman medyasının boykot edilmesi olduğunu belirterek şöyle dedi:
“Nasıl ki İran halkı arasında çeşitli farkındalık kampanyaları oluştuysa aynı şekilde ‘cihadî medya’ ve ‘inkılapçı medya’ adıyla da kampanyalar oluşmalı. Halkın moralini bozan medya içeriklerine ilgi göstermek ve bunlardan etkilenmek dinen caiz değildir; bu tür medya organları boykot edilmelidir.”
Ayetullah Kâbî sözlerini şöyle sürdürdü:
• Üçüncü ilke, halkın moralini zedeleyen haberlerin yayılmasından kaçınmak ve özel haberlerde gizliliği korumaktır.
• Dördüncü ilke, şehit gazeteciler ve cesur medya mensupları üzerinden örneklik oluşturmak ve onları cihadî medya için birer model olarak tanıtmaktır.
• Beşinci ilke, bölgesel ve uluslararası düzeyde, yaşayan dillerle bir medya cephesi kurmaktır. Bu cephe yalnızca devletlere ait değil; milletler ve medya aktivistleri de bu süreçte etkin bir rol üstlenmelidir.
Uzmanlar Meclisi Başkanlık Heyeti Üyesi Ayetullah Kâbî, altıncı temel ilkenin zafer haberlerinin ve aydınlatıcı içeriklerin yaygın şekilde paylaşılması ve ulusal moralin güçlendirilmesi olduğunu belirterek bunun cihad, direniş ve medya savaşında ortaklık anlamına geldiğini söyledi.
Son olarak yedinci ilkeye değinen Ayetullah Kâbî, şunları kaydetti:
“Sanal ortamın savaş koşullarına uygun şekilde yönetilmesi gerekir. Maalesef bugün bu alan başıboş bırakılmış durumda ve düşmanların sızmasına zemin hazırlıyor. Bu nedenle mevcut savaş ortamına uygun bir dijital yönetim gerekmektedir.”
Ayetullah Kâbî, sekizinci ilkenin ilim havzaları, üniversiteler ve din adamlarının tebyin cihadındaki rolü olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Hamdolsun bugün hem havza mensupları hem de üniversite çevreleri birlik içinde sahada yer alıyor ve ‘belâğ-ı mubîn’ (açık ve net tebliğ) cephesiyle güçlü bir medya cephesi oluşturmuş durumdalar.”
Devamında şu ifadeleri kullandı:
“Dokuzuncu ilke, etkili ve halk arasında sevilen kişiliklerin — sporcular, sanatçılar ve tanınmış simaların — bu cihada katkı sunmalarıdır. Bu kişiler, sahip oldukları halk nezdindeki güven ve konumlarını ulusal birliği güçlendirmek ve silahlı kuvvetlerimize destek vermek için kullanmalıdırlar.”
Kum İlim Havzası Hocalar Birliği Başkan Yardımcısı konuşmasının sonunda şunları vurguladı:
“Onuncu ilke grafik, resim, şiir, oyunculuk ve tiyatro gibi alanlarda sanat ve sanatçının imkânlarından yararlanarak İran milletinin umut, sabır ve direniş mesajını dünyaya iletmektir.
Bu medya cephesi ulusal medyanın komutasında, bütüncül bir katılımla yürütüldüğü takdirde, zalim Siyonistlere karşı zaferle sonuçlanacak bir mücadele olacaktır.”
yorumunuz