Havza Haber Ajansı'nın tercüme ekibinin verdiği bilgiye göre, Gazze savaşının başlangıcından bu yana, burada görevli gazeteci ve fotoğrafçılar, dünyayı uyandırma ve Gazze halkının her gün işlediği suçları kamuoyuna duyurmada önemli rol oynuyor. Böylece gazeteciler ve fotoğrafçılar Siyonist düşmanın hedefi haline geldiler.
Açıklanan istatistiklere göre, şu ana kadar 200'den fazla medya çalışanı Siyonist rejim tarafından şehit edildi.
Gazze Savaşı sırasında Gazze halkının acılarını ve ızdıraplarını bir buçuk yıl boyunca fotoğraflayan Filistinli genç kız Fatima Hassona, Gazze Şeridi'nde gerçekleşen bir bombalama sonucu ailesiyle birlikte şehit düştü. Fatima Hassona'nın şehadet haberi, "Ruhunu Avucunun İçine Al ve Yürü" belgeselinin Cannes Film Festivali'ne katılacağının duyurulmasından saatler sonra duyuruldu.
Filistinli aktivist Muhammed Mun'em, Kahire haber sitesine Fatima Hassona'nın şehadeti dolayısıyla bir mektup gönderdi:

"Eğer ölürsem, sesli bir ölüm isterim. Ne son dakika haberi olmak isterim ne de bir grup sayının içinde yer almak isterim. Sonsuza kadar iz bırakan ve hiçbir zaman ya da mekanın defnedemeyeceği ölümsüz görüntüler isterim." Fotoğrafçı Fatima'nın bu cümleleri Gazze'de şehit olmadan önceki kaderini ve İsrail rejiminin evine düzenlediği saldırının ardından yaşadıklarını, sanki hayatının son sahnesini yazıyormuş gibi resmetmişti...

Acıya Tanıklık Etmek

Hassona sadece bir fotoğrafçı değil, aynı zamanda dünyayı uzaktan bir anlatıdan ziyade yaraya yakın durmayı ve acıya tanıklık etmeyi tercih eden bir mercekten gören "Gazze'nin gözü"ydü. Kuşatmanın tam ortasında yaşadı ve çektiği her fotoğrafla bir yaşam tanıklığı ekti, bir hikayeyi unutulmaya karşı canlı tuttu.
25 yaşındaki Fatima, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evine düzenlediği saldırıda şehit düştü. Dokuz yakınını da yanına alarak bu dünyadan ayrıldı, geride henüz anlatılmamış fotoğraflardan ve hikayelerden oluşan bir arşiv bıraktı.
Fatima Hassona şehadet haberi, Cannes Film Festivali'nde "Ruhunu Avucunun İçine Al ve Yürü" belgeselinin gösteriminin duyurulmasından saatler sonra duyuruldu.
Uluslararası Film Festivali'nde, başrol oyuncusu olduğu "Asit" adlı programda, tüm Gazzelilerin yaşadığı zorlu yolculuğu anlattı. Böylece hayalini gerçekleştirmiş oldu ve Facebook hesabından her zaman söylediği gibi: "Fotoğraflarımın hâlâ dolaşımda olması beni mutlu ediyor ve belki de fotoğraflarım benden sonra da yaşayacak ve bu beni rahatlatıyor."
Kuşatmaya rağmen fotoğrafları, İngiliz "The Guardian" gazetesinden "My Dear Gaza" gibi uluslararası sergilere kadar tüm dünyaya ulaştı.
Fatima hayatını ve bilgisini Gazze'deki Filistinlilerin hayatlarını belgelemeye adadı. Sadece ölüm anlarını değil, aynı zamanda enkaz altındaki yaşamı, yorgun gözlerdeki umudu ve yıkılmış duvarların ardındaki onuru da belgeledi. O sadece belgelemenin bir "merceği" değil, aynı zamanda zaman içinde varlığını sürdürecek bir hikâyeydi.

Bereketli Kader

Filistin Kültür Bakanlığı, resmi Facebook sayfasından yaptığı açıklamada Fatima'nın şehadeti dolayısıyla başsağlığı dileklerini iletti: "Kültür Bakanlığı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evi işgal güçleri tarafından hedef alınan ve ailesinden on kişiyle birlikte şehit edilen sanatçı, yazar ve fotoğrafçı Fatima Hassona'nın şehadeti dolayısıyla büyük üzüntü ve acıyla başsağlığı diliyor. Merhume şehit, soykırımın başından beri alanı terk etmemiş, bombardıman ve ateş altında objektifiyle katliamları kayda almış, insanların acılarını ve çığlıklarını fotoğraflarına yansıtmıştır."