Cumartesi 10 Mayıs 2025 - 17:20
Halkın Yanında Öncü ve Örnek Bir Havza

Havza / İlim Havzaları Başkanı Müdürü Haber Kanalı’na canlı yayında yaptığı açıklamada İlim havzalarının, Rehber’in “Alimler Manifestosu”nun hayata geçirilmesi için tam anlamıyla hazır olduğunu bildirdi.

Havza Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre İran İlim Havzaları Müdürü Ayetullah Arafi, Haber Kanalı’na verdiği canlı röportajda Kum İlim Havzası’nın yeniden kuruluşunun 100. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen sempozyuma ilişkin soruları yanıtladı. Ayrıca Rehber’in “Öncü ve Örnek Havza” manifestosunda ortaya koyduğu hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik ilim havzalarının programlarını ve büyük mercilerin rehberliklerine dair açıklamaları paylaştı.

İlk soru olarak:

İslam İnkılabı Rehberi’nin ilim havzalarının yeniden kuruluşunun yüzüncü yılı münasebetiyle gönderdiği mesaja –veya diğer adıyla “Öncü ve Örnek Havza Manifestosu”na– bakıldığında, Sayın Rehber’in ilim havzalarına yönelik en önemli vurguları hangi eksenlere ve konulara işaret etmektedir?

Ayetullah Arafi:

Bismillahirrahmanirrahim. Aziz izleyicilere, aziz İran milletine, size ve Milli Medya’daki dostlara selam, saygılarımı sunar ve İmam Rıza’nın (a.s) mübarek doğum yıldönümünü tebrik ederim. Kum İlim Havzası’nın yeniden kuruluşunun yüzüncü yılına dair sempozyumun, Milli Medya ve diğer medya organlarında yayınlanması ve yansıtılması konusundaki ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. Bu geceki program ve Milli Medya’nın diğer çeşitli yayınları için de ayrıca teşekkür ederim.

Belirtildiği üzere yüzüncü yıl dönümü sempozyumu, Hicri Şemsi 15. yüzyılın başında Kum İlim Havzası ve diğer havzalar için yeni ve özgün bir etkinlikti. Bu etkinlik, Kum’un 12 asırlık geçmişine bir bakış sunduğu gibi, aynı zamanda son 100 yıla odaklandı ve İslam İnkılabı’nın zafere ulaştığı yıllardan sonraki on yılları da merkeze aldı.

Dönüştürücü Bir Manifesto

Bu etkinlik birçok üstün niteliğe sahipti; en önemlisi ise Kum İlim Havzası ve diğer ilim havzalarının tüm grup, kurum ve bölümlerinin bir araya gelmesi; aynı zamanda havzanın büyükleri ve müçtehitlerin bu programa katılarak konuşmalar yapmaları ve mesaj göndermeleriydi. Bu olayın merkezinde Yüce Rehber’in (Allah onu korusun) yeni yayımladığı manifestosu yer alıyordu. Elbette kendisi son otuz yıl içinde defalarca havza hakkında rehberliklerde bulundu ve önemli konuları gündeme getirdi. Ancak bu manifesto ilim havzalarının ilerleyişi ve yücelişi; genel olarak İslam ilimleri, dinî bilgi, ilim ve kültür kurumları açısından hem ülkemizde hem de İslam dünyasında yeni bir başlangıç ve dönüm noktası sayılmaktadır.

Şunu da vurgulamak isterim ki bu süreç ve sonucunda yayımlanan bu önemli mesaj ve manifesto, bir yandan ilim havzasının son yıllarda geçirdiği büyük gelişim ve dönüşümleri ortaya koymayı hedefliyordu. Yaklaşık 30 ciltlik kitap koleksiyonu bu gelişmeleri ortaya koymaktadır. Diğer yandan da, yeni ihtiyaçlara, çevremizdeki eksikliklere ve önümüzdeki ufuklara dikkat çeken bir yaklaşımdı.

Gerçekte Aziz Rehber’in yayımladığı bu manifesto bir yandan geçmişin birikim ve mirasının bir özetiydi – ki kendileri bu mirası “başarılı havza” olarak adlandırmıştır – diğer yandan da çağdaş insanın, gençliğin ve yeni dünyanın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak ilim havzaları için yeni kapılar ve vizyonlar açan bir perspektif sunmaktaydı.

“Havza”, Sınırları Aşan, Medeniyet Odaklı ve Sorumluluk Sahibi Bir Kurumdur ve Toplum, Çağdaş Dünya ve Devrime Karşı Sorumludur

Aziz Rehber’in vurgu yaptığı temel ve merkezî nokta şudur: İlim havzası sınırların ötesinde konumlanan, medeniyet inşasına yönelik bir içeriğe ve yaklaşıma sahip, toplumun, çağdaş dünyanın, İslam İnkılabı’nın ve aziz halkımızın çok boyutlu ihtiyaçlarına karşı görev sahibi bir kurumdur. Bu nokta, Rehber’in mesajının eksenini oluşturmaktadır.

Kendileri, havzanın beş temel görevi olduğunu belirtmiş ve ilim havzasının medeniyet kurucu niteliğini; aynı zamanda bu yapının kendi misyonlarıyla bağlantılı tüm ihtiyaçlara karşılık verme sorumluluğunu vurgulamışlardır. Bu çerçevede farklı bilgi alanlarında çeşitli noktalara dikkat çekmişlerdir:

              •            Fıkıh (İslam hukuku): Geleneksel ve sahih yöntemlere dayanarak yeni ufuklara açılması gerekmektedir.

              •            Yönetişim (Hükûmet etme biçimleri): Günümüzün gelişmelerine ve çeşitli ihtiyaçlarına cevap verebilmelidir.

              •            Felsefe ve Kelam (İnanç sistematiği): Bu alanlarda geniş çaplı bir dönüşüm ihtiyacı olduğu açıkça ortadadır.

              •            Beşerî ve Sosyal Bilimler ile Ahlak: Bu sahalarda da ciddi bir bilgi üretimi ve yeniden yapılanma ihtiyacı bulunmaktadır.

Rehber’in Manifestosundaki Yedi Temel Nokta / Halkla İç İçe Olan Bir Havza

İlim havzasının yaklaşım tarzına ve Aziz Rehber’in manifestosunda özellikle vurgulanan bazı önemli hususlara değinmek istiyorum:

Birinci nokta şudur ki, havza halkla iç içedir. Halktan kopuk, halkın desteği ve dayanışması olmadan bir ilim havzası ne öncü olabilir ne de örnek gösterilecek bir yapı hâline gelir.

Hepimiz biliyoruz ki İmam Humeyni’nin (r.a) başlattığı büyük hareket ve onun içinden doğan İslam İnkılabı –ki bu inkılap İran’ın bağımsızlığını ve izzetini korumuştur– tamamen halkın desteğiyle gerçekleşmiştir. Bu halktı, bu ülkenin gençleri, cesur ve bilinçli kadın ve erkekleriydi ki İmam’ın (r.a) yanında yer aldılar.

İlim havzası her zaman halkına dayanan, toplumla kök salan bir kurum olmuştur ve bu gerçek, Aziz Rehber’in manifestosunda da açıkça vurgulanmıştır. Bizler de bu yolu daha güçlü ve daha kararlı bir şekilde sürdürmeliyiz.

Aziz Rehber’in Vurgusu: Havza ile Üniversite Arasında İlişki Kurulmalı

Bir diğer önemli nokta havza ile üniversite ilişkisidir. Aziz Rehber bu beyanında da özellikle belirtmiştir ki çağdaş dünyada çözülmesi gereken önemli meseleler vardır ve bu ancak havza ile üniversitenin iş birliği, toplumun seçkinlerinin etkileşimi ve sosyal, siyasi ve kültürel sorunların birlikte çözümüyle mümkündür.

Havza Mutlaka Küresel Bir Yaklaşıma Sahip Olmalıdır

Üçüncü konu ise havzanın uluslararası boyutudur: İlim havzası mutlaka küresel bir bakış açısına sahip olmalı, dünyadaki entelektüel ve düşünsel gelişmelere, bilgi ve fikir üretimindeki kaynaklara yönelmelidir. Aynı zamanda çeşitli kazanımlara rağmen yanlış yönelimler ve sapmalar içeren Batı medeniyeti, günümüz felaketlerine –örneğin Filistin ve Gazze’deki trajedilere– neden olmaktadır. Bu nedenle havza uluslararası düzeyde etkili bir anlayış ve yaklaşım geliştirmelidir.

Aziz Rehber, havzanın uluslararası gelişimi ve havza düşüncesinin çağdaş dünyaya yayılması konularına açıkça dikkat çekmiş ve bunun çok geniş bir konu olduğuna işaret etmiştir.

Kadınların Rolüne Vurgu

Dördüncü nokta ise havza ve kadınlar meselesidir. Gerçekten de İslam İnkılabı’ndan sonra ilk defa havza kadınlarla ilgili konularda kadınların din alimleri olarak yetişmesi ve havzanın görev alanını genişletme yönünde büyük adımlar atmıştır. Bu noktada da bu önemli vurgu yapılmıştır.

Havza Bugünün Gençliğini Tanımalı

Beşinci nokta ise havza ve farklı mezheplerin, toplumun çeşitli kesimleri ve etnik gruplarına yönelik bakış açısıdır. Aziz Rehber burada özellikle vurgulamıştır ki havza bugün gençliği tanımalı, gençlerin çeşitli kesimlerini anlamalı ve yenilikçi nesil ile etkili bir iletişim kurabilmeli, onların zihinlerindeki soru ve problemleri çözme yeteneğine sahip olmalıdır. Bu güçlü etkileşim ve bağlantı, özellikle yeni nesil ile olan ilişki, önemli bir konu olarak vurgulanmıştır.

Havza Sürekli Güncellenmeli

Bir diğer nokta ise hükümet ve siyasi yaklaşım ile sistemin ihtiyaçlarını karşılama meselesidir. Kanun koyma, yargı ve uygulama alanlarında havza sürekli olarak yenilenmeli, gelişmeli, yenilikler üretmeli ve ilerlemelidir. Dolayısıyla havzadan beklenen beş ana görev ve çeşitli işlevler göz önünde bulundurulmalıdır.

Aziz Rehberin Havzanın Bilimsel Alanının Genişlemesine Dair Vurgusu

Son yıllarda Aziz Rehberimizin ve büyük din alimlerinin tavsiyeleri ışığında, havza temel bir yapılanma sürecinden geçti. Bilimsel alana dikkat çektiğiniz gibi bugün havza, fikri ve bilgiye dayalı bir ağa sahiptir. Bu ağ fıkıh, felsefe, kelam, hadis, tefsir gibi birçok dini ilim dalının yanı sıra, İslam düşüncesiyle bağlantılı insan ve sosyal bilimler alanlarında da büyük bir bilgi alanı açmıştır. Bu kadar geniş bir alan ve bu alandaki büyük üretimler, üniversiteler ve uzmanlarla kurulan sıkı ilişkiler sayesinde yeni bir olgu olarak ortaya çıkmıştır. Aziz Rehberimiz de bu noktada havzanın bu alanları genişletmesi gerektiğine vurgu yapmıştır.

Havza ve Çağdaş Fıkıh

Çağdaş fıkıh alanındaki yaklaşım ise şudur: Elhamdülillah, havza her dönemde güncel kalabilmek için çaba harcamıştır. Son yıllarda özellikle çeşitli teknoloji alanlarında sağlık, finans, bankacılık, çevre, aile, eğitim, ahlak, toplum ve sosyal iletişim gibi birçok farklı alanda fıkıh dersleri verilmiştir. Aziz Rehberimiz bu alanların İslam’ın zengin fıkhı tarafından ele alınması gerektiğini belirtmiş ve bu alanlarda daha fazla derinleşilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Bu çalışmaların, fıkıh ve usul bilimlerinin derinliklerinden faydalanarak yeni konuları tanıma ve bunlara uygun çözümler üretme ihtiyacını karşıladığı vurgulanmıştır.

Bugün İslam fıkhının geniş sınırlarını geliştirme ihtiyacı İslami Şura Meclisi, Hükümet, Koruyucu Konsey ve ülkenin diğer çeşitli alanlarında büyük bir öneme sahiptir. Fıkıh alanında büyük işler başarıldıysa da bu çalışmalar yeterli değildir. Bu yeni manifestonun genel medeniyet yaklaşımıyla birlikte yeni bir atılım ve yeniliklere çağrı yapıldığı açıkça ifade edilmiştir.

Havza, Binlerce Yıldır Güçlü Bir Sosyal İşlev Üstlenmiştir

Çevre, nüfus ve diğer sosyal meselelerdeki yönetim merkezleri önemle ele alınmıştır. Çünkü havza binlerce yıl boyunca güçlü bir sosyal işlev üstlenmiş ve her zaman din âlimleri, halkla iç içe olarak onların işlerini kolaylaştıran ve sosyal hizmet alanlarında aktif olmuşlardır.

Doğru Düşüncenin ve Medeniyet Perspektifinin Havzada Yükseltilmesi

Bugün havzanın günümüz bilgisiyle uyumlu olarak doğru düşünce, doğru beceriler ve medeniyet perspektifi ile daha da güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu alanda önemli çalışmalar devam etmektedir. Yayıncılık, bilimsel dernekler gibi birçok alanda büyük projeler yürütülmektedir. Havzanın genel bilimsel haritası oluşturulmuş ve onlarca büyük dönüşüm projesi ve önemli belge üretilmiştir.

Havza ve Dönüştürücü Bildiri

Bu yeni bakış açısının ışığında, dönüştürücü bildirinin ve özellikle Aziz Rehberimiz Ayetullah el-Uzma Hamaney’in önerilerinin yanı sıra alimlerin ve üstatların rehberliklerinin ışığında ele almamız gereken bazı meseleler var: İlk olarak, toplum ve yeni bir medeniyet perspektifi doğrultusunda havzanın öncü ve önde gelen bir kurum olarak misyonu etrafında bir söylem oluşturulmalıdır. Bu bakış açısını güçlendirmeli ve derinleştirmeliyiz. Bu bakış açısı, İmam Ali Rıza’nın (a.s.) düşünceleri ve şehitlerin kanı ile şekillenen, büyük İran halkının yükselen gayretiyle ortaya çıkmış ve bu bildiride kapsamlı şekilde açıklanmış bir anlayışa dayanmaktadır. Bu bakış açısını, hem havzanın tüm katmanlarında hem de havza ile bağlantılı kurumlarda bir söylem haline getirmeliyiz.

Bundan sonra bildiride yer alan stratejik ve anahtar noktaların bir arada ele alınarak bu düşünsel bütünlüğün yayılmasının sağlanması gerekmektedir. Bu, genel bir belge ve plan tablosu olarak hazırlanmalı ve ikinci beş yıllık programda da yer almalıdır. Havza, ilk programını tamamlamıştır. İkinci programda bu büyük temalar, bizi yeni dönüşümlere ve yüksek zirvelere doğru yönlendirecek olan yollar olarak belirlenmeli ve bu programda yer almalıdır. Bu kapsamda mevcut çeşitli planlar ve projeler bu bildiriden ilham alarak yeniden gözden geçirilmeli ve yeniden yapılandırılmalıdır. Bu bakış açısı tüm bu projelere dahil edilmeli ve onlara eklenmelidir. Bunlar meselelerin sadece bazı köşe noktalarıdır.

Kum Havzası, İran’ın En Zorlu Sosyal ve Siyasi Koşullarında Kuruldu

Doğal olarak Aziz Rehberimiz bu bildiride Yeni Kum Havzası’nın kuruluşuna dair bir bakış sundular ve bu oluşumun, İran halkı ve bölge üzerinde hüküm süren zorlu bir dönemde gerçekleştiğini vurguladılar. Birinci ve ikinci dünya savaşlarının ortasında, toplumumuza dayatılan büyük sıkıntılar, dinî düşüncelerle, ilahî kudretle ve yüksek düşüncelerle verilen mücadele, halkların ve bölgenin sömürgeciliğin pençesinde yağmalanması…

Kum Havzası, İran’ın en zorlu sosyal ve siyasi şartlarında kuruldu ve bu, İran halkının öz gücüyle şekillendi ardından İran halkına hizmet etmek için kuruldu.

Defalarca belirttiğim gibi İran tarihini okuyan kişi İran halkının, İslam ve ilahî ilimlere, ahlakî ve İlahî düşüncelere olan akıllıca ve özenli yaklaşımını görecektir. İran halkı, zekâları ve yüksek kavrayışlarıyla hızla İslamî düşüncenin, ahlaki, manevi ve ilahi fikirlerin bayrağını taşıyan bir millet oldular. Bu, İran halkının ayrıcalıklarından biridir. İran halkı, Arap edebiyatında da öncülük etti. Ayrıca buna fıkıh, usul, felsefe ve kelam ile farklı İslami mezhepleri de katarsak, büyük bir yer edinmişlerdir. İran halkı, böyle büyük bir konuma sahipti.

Şehit Şeyh ve Sonraki Büyüklerin Fedakârlıkları / Öncü ve Lider Havza, Halkla Birlikte Olmalıdır

Kum Havzası en zor koşullarda Merhum Ayetullah Hacı Şeyh Abdulkerim Hairi (r.a) ve ondan sonraki büyüklerin fedakârlıklarıyla ve halkın yardımıyla şekillendi, büyüdü ve 40. yılında İslam İnkılabı, İslam Yönetimi ve Velayet-i Fakih üzerine büyük bir teori üretti. İran halkının bağımsızlık, büyüklük ve ihtişamının arkasında ilim havzaları üniversitelerle birlikte yer aldı. Seçkin insanlar, İslam İnkılabı olgusunu birlikte yarattılar. Ardından Anayasamızın hazırlanmasında ve birçok önemli eylemde bu kurumlar çaba gösterdi. Bugün de öncü ve lider havza, halkla birlikte yer almalı, büyük ilahi, manevi ve insani hedeflere doğru ilerlerken üniversite ve diğer kurumlarla bu büyük idealleri Allah’ın lütfuyla gerçeğe dönüştürmelidir.

İlim Havzaları tarih boyunca akıl ve felsefe bilimlerinde, hatta zamanın gereksinimlerine göre diğer alanlarda da öncü olmuştur. Bu ilmi havzalarda büyük felsefi düşünceler, büyük kelami, fıkhi ve hukuki ekoller üretilmiştir.

İlim Havzaları, Halkın Desteğiyle ve İran Milletinin Kimliğinde Yer Bulmaktadır

İlim Havzaları, halkın desteğine dayalıdır ve İran milleti ile İslam ümmetinin kimliğinde, bilim, bilgi ve kültür alanında önemli bir yer tutmaktadır. İlim Havzaları, bu kimlik ve kültürel varlıkta üstün bir konuma sahiptir.

Bugün bizler için hamdolsun çok değerli kurumlar var; kadınlar alanında büyük bir kurum olan Camiatu’l-Mustafa, İslamî İlimler İdaresi ve Camiatu’z-Zehra gibi çok sayıda kurum bulunuyor. Ayrıca Kum’da 100’den fazla ilim havzası var. Tüm bu kurumlar bir araya gelerek Sayın Rehberimizin bildirisi ve büyük müçtehitlerin tavsiyeleri doğrultusunda harekete geçmelidir.

İlim Havzalarının İran’da ve Tüm Dünyadaki Genişlemesi

Bugün ilk kez Kum Havzası, İran halkının desteği ve sizin yardımlarınız ile büyüklerimizin rehberliği ve şehitlerimizin tertemiz kanı sayesinde son 1400 yıl boyunca ilk defa 100 binin üzerinde öğrenciye ve farklı bilim dallarında araştırma ve çalışmalara sahip olmaktadır. Kum’da 10 binden fazla hoca, düşünür ve araştırmacı bulunmaktadır. Kum Havzası, İran genelinde ve dünyanın birçok ülkesinde geniş bir etki alanına sahiptir. Bu, bir ilk olma özelliği taşımaktadır.

İslam İnkılabı sayesinde İslami İnkılap düşüncesi, İran’ın dili ve edebiyatı, İslam ve Ehl-i Beyt ilimleri ile ahlaki ve ilahi bilgiler dünyaya yayılmaya başlamış ve farklı ülkeler bu düşünceyi kabul etmiştir. Ayrıca kadınlar alanındaki gelişmeler, üniversitelerle olan bağlantılar ve büyük dönüşümler de yaşanmıştır. Hep birlikte Sayın Rehberimizin çizdiği yüksek ufuklara odaklanarak, güçlü adımlar atarak daha büyük projeleri hayata geçireceğimize inanıyoruz, inşallah.

Asla Bu Noktada Durmamalıyız

Asla bu noktada durmamalıyız: Kesinlikle eksikliklerimizi, hatalarımızı ve zayıflıklarımızı sürekli olarak yeniden tanımlamalıyız. Kendimizi tanımadan ve zayıflıkları kabul etmeden asla dönüşüm adımları atamayız ve ileriye doğru ilerleyemeyiz. Havzanın görevi her zaman bu olmuştur. Havza, farklı dönemlerde millete, Müslüman milletlere ve İslam ümmetine hizmet etmiştir. Eğer kendimizi tanımadan, araştırma yapmadan ve yenilemeden durursak kesinlikle geriye düşeriz ve görevlerimizi yerine getiremeyiz.

Biz büyük ve önemli başarılara inanıyoruz, aynı zamanda zayıflıklara da inanıyoruz ve büyük ihtiyaçlar olduğunun farkındayız. Dünya değişmiş, dünya çok farklı bir hale gelmiş, ihtiyaçlar çok daha genişlemiş ve kültürel aktörler çok daha çeşitlenmiştir. Yeni bir yaklaşım ve bakış açısıyla tüm alanları ele almalı ve bu yeniliklere uygun adımlar atmalıyız.

Soru: İslam İnkılabı’nın Aziz Rehberi bu mesajında özellikle halkla olan ilişkiyi artırma, genç nesle güven duyma, zamanın önünde olma ve elbette tüm alanlarda ve bölümlerde insan gücü yetiştirme konularında önemli tavsiyelerde bulundu. Ancak bu mesaj, aslında havzaların sorumluluğunu daha da ağırlaştırdı. Bir özet olarak bu tavsiyelerin zaman diliminde uygulanabilir ve pratik bir şekilde nasıl hayata geçirileceğine dair planlamalar nelerdir?

Gençlerle Yapıcı İletişim için Dört Temel Unsur

Açıkça belirtmek gerekir ki İslam alimleri ve dini otoriteler, toplumun ihtiyaçları ve hedeflere yönelik cevaplar sunmanın yanı sıra aynı zamanda toplumsal alanda aktif rol oynamalı ve taleplerin savunucusu olmalıdırlar. Bu süreçte gençler toplumun ana gücü olarak öne çıkmaktadır ve onlarla olan ilişki, bizim en temel sorumluluklarımızdan biridir. Bu yapıcı iletişim ve toplumsal ihtiyaçlara cevap verme, dört temel unsur gerektirir:

              1.           Gençlerin ve İhtiyaçlarının Doğru Tanınması

              2.           Etkili İletişim Becerileri

              3.           Gençlerle İyi Ahlak ve Saygılı İletişim

              4.           Zengin ve Uygun İçerik Sunma

İlim havzaları bu dört alanda geçmişte önemli bir mirasa sahip olsalar da bu başarılarla sınırlı kalmamalıdırlar. Bugün genç nesli doğru anlamalı ve bu dört temele dayanarak onlara hizmet etmeliyiz. Gereksiz kutuplaşmaları bir kenara bırakmalı ve tüm genç gruplarına, öğrencilere ve toplumun diğer kesimlerine hitap etmeliyiz. Ayrıca cami, minber, kürsü ve dijital ortam gibi tüm araçları kullanarak gençlerin günümüz ihtiyaçlarına uygun içerik üretmeliyiz. Diğer taraftan hizmetkâr ahlakını, tevazuyu, insan sevgisini ve dayanışma ruhunu, ilim havzalarında güçlendirmeliyiz.

İlim Havzaları Yayımlanan Manifesto Karşısında Kendisini Sorumlu Görmektedir

İslami İlim Havzaları Merkezi ve ona bağlı kurumlar, bu mesaj ve manifestoya karşı kendilerini İran halkı ve İslam Cumhuriyeti’nin geleceği adına sorumlu hissetmektedir ve yüce Allah’a dayanarak bu büyük idealleri gerçekleştirmek için çaba göstereceklerdir. Geçmişteki başarılarımızla gurur duysak da asla bu noktada durmamalıyız. Sürekli olarak eksiklik ve zayıflıklarımızı tespit etmeliyiz çünkü bu özdeğerlendirme ve eksiklikleri kabul etmeden, asla dönüşüm adımları atamayız.

Yeni Bir Perspektif ve Dönüşüm Odaklı Yaklaşım

İslam alimlerinin tarih boyunca her zaman Müslüman milletlere hizmet ettiğini kabul ediyoruz. Eğer yeniden değerlendirme, yenileme ve güncelleme işlemlerini gerçekleştirmezsek misyonumuzu yerine getiremeyiz. Biz, geçmişte elde ettiğimiz büyük başarıların yanı sıra zayıf yönlerimizin de farkındayız ve bugünün toplumunun geniş kapsamlı ihtiyaçlarının bilincindeyiz. Bugünün dünyası hızla değişiyor, ihtiyaçlar daha karmaşık hale geliyor ve kültürel aktörler çeşitleniyor. Bu sebeple tüm bu alanlara yenilikçi bir bakış açısı ve dönüşüm odaklı bir yaklaşım ile eğilmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu yolu ilahi yardım ve Kuran’a ve Ehl-i Beyt’e dayanarak, İslam ilim meclisleri başarıyla devam ettirecektir.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha