Havza Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre belki de kendinize neden dünyamızın, sevgi ve merhametle dolu olması gereken bir dünya olmasına rağmen zulüm ve haksızlıklarla dolu olduğunu sormuşsunuzdur. İnsan, bu kadar adaletsizlik ve ayrımcılığı ne zamana kadar görmeye devam edecek?

Neden bazıları zalimlerin zulmü yüzünden mutlak yoksulluk içinde yaşamak zorunda kalsın ve en basit yaşam ihtiyaçlarını bile karşılayamasın? Neden bazıları sadece cilt rengi yüzünden zulme uğrasın? Neden açlıktan kemikleri belirginleşen çocukları görmek zorunda kalalım? Ne zamana kadar masum insanların evlerinin, askeri uçakların bombardımanı altında yıkılmasını izlemek zorundayız? Ne zamana kadar masum çocuklarını kan içinde kucaklayan anne ve babaları görmek zorundayız?

Bu sorunlar hangi kişi ve hangi umutla çözüme kavuşacak? Bu kadar cinayet ve adaletsizliğin faillerine kim hesap soracak? Hangi dünya mahkemesinde bu mazlumların hakları alınacak? Her özgür insanın zihnini meşgul eden daha birçok bunun gibi sorular var.

Ancak, düşünen bir insanı etkileyebilecek dünyevi meseleler dışında başka sorular da vardır. Örneğin, bu yaşamın hikayesi nedir? Bu tuhaf ve karmaşık evrenin unsurlarını düzenli bir şekilde yan yana getiren Allah ile insan arasındaki ilişki nasıldır? Kısacası, hidayetimiz ve bu ilişki hakkında kayıtsız ve ilgisiz kalmak mümkün değildir.

Bu sorular, kolayca geçiştirilebilecek sorular değildir; çünkü biz insanlar akıl gücü ile donatılmışız. Düşünmeye zorlayan bir akıl. Eğer insanın tüm varlığı cinsel ve hayvani zevklerle dolup taşarsa ve düşünce ve akıl ışığından mahrum kalırsa ne kadar kötü bir durumdur! Ne büyük ve tuhaf bir kayıp!!!

Ortaya konulan konular ve sorular, bizi arayışa yönlendirebilir ve sorularımıza cevap olabilecek bir şey veya birini aramaya itebilir. Bu da "umut" olarak adlandırılan şeydir. Hidayet olmaya, kurtuluşa ve aydınlık bir geleceğe umut duymak.

Umut ve kurtuluş bir "kurtarıcı" şeklinde, bir "rehber ve yol gösterici" olarak ortaya çıkmaktadır. Tüm dinlerde müjdesi verilen kurtarıcı ve rehber. Yahudi, Hristiyan, Müslüman, Zerdüşt, Hindu, Budist ve hatta hiçbir dine inanmayan birçok kişi bile kurtarıcının geleceğine dair umudu kendilerinin ayrılmaz bir inancı olarak görmektedir. Bu inanç, zorluklar ve sıkıntılar sırasında onlara huzur veren ve acılarına merhem olan bir unsurdur.

İslam'da Kurtarıcının Gelişi Müjdesi

İslam dininde ve Şii mezhebinde de onun gelişi hakkında bolca konuşulmaktadır. O gelecek ve zulümle dolmuş olan yeri adaletle dolduracaktır. O dünyanın mazlumlarının umudu ve zalimlerin düşmanı olacaktır. Onun gelişiyle Allah, kullarına olan lütfunu tamamlayacaktır. Ancak Şiilere göre, insanlığın kurtarıcısı şu anda insanların arasında tanımadan yaşamaktadır, ta ki Yüce Allah ona zuhur izni verene kadar. Bu nedenle Şiilere göre  zuhur, kurtarıcının tanınması anlamına gelmektedir.

Devam edecek....